(Yazıda geçen olay gerçektir, insan ve mekan isimleri hayalidir)
Telefondaki blok görevlisi,
-Hocam, B-45’te okuma yazma bilmeyen bir mahkum var,dilekçe yazamıyor,haberiniz olsun,dedi.
Hemen görüşme odasına gidip mahkumla görüştüm.Kayıtları incelediğimde cezaevine girerken yapılan ilk görüşmede lise mezunu olduğunu beyan ettiğini görünce;
-İlk görüşmede lise mezunuyum demişsin,dedim.
-Hocam,ben hayat üniversitesinden mezun oldum,lise bana yakışmaz,dedi.
-Üniversite mezunuyum diyorsun ama okuma yazma bilmiyorsun,dedim.
-Hocam,işin doğrusu şu..Ben, İçmeler’in en büyük mafyasıyım ama okuma yazma bilmem.Ben her yakalanışımda Polis Müdürlüğündeki görevliler benim lehime bir ifade tutanağı yazarlardı.Tutanakta bütün suçlamaları reddettiğim ve masum olduğum yazılı olurdu.Bende okuma yazma bilmediğim halde altına imzamı atardım.Hocam,okuma yazma bilmem ama iyi imza atarım Hocam...Ama son işimde yakalandım.Yine emniyete götürdüler.Ben yine her zaman ki gibi yazılı ifadenin altına imzamı attım atmasına ama bu sefer tutuklanıp cezaevine gönderildim.Sonradan öğrendiğime göre emniyet müdürü değişince yeni müdür işimizi öğrenmiş ve bozmuş.Bende buradayım.Neyse Hocam,iş işten geçti artık.Şimdi bana okuma yazma öğret ki bende buradan çıktığımda tekrar yakalanırsam kendi ifade tutanağımı kendim yazacağım,kendim okuyacağım.Tongaya düşmeyeceğim,dedi.
-Ama sen kötü işlerini alet etmek için okuma yazma öğrenmek istiyorsun.Ben sana nasıl okuma yazma öğreteyim,dedim.
-Hocam,sen bana okumayı yazmayı öğret,kurbanın olurum,dedi.
-Sana okuma yazma öğretmek benim asli görevim.Sen okumayı yazmayı öğrendikten sonra bu bilgilerini iyi işlerde kullanman en büyük temennim,dedim.
Yaklaşık üç aylık bir kurs süresinden sonra İçmeler’in en büyük mafya babası olduğunu iddia eden mahkuma okuma yazma öğrettim.İlk başlarda çok zorlanmasına rağmen okuma yazma becerisini geliştirdikçe,
-Hocam,okuyup yazabilmek çok güzel,harika bir duygu.Şimdiye kadar öğrenmediğime eşekler gibi pişmanım,derdi.
Ders aralarında kendisiyle yaptığımız sohbetlerde,
-Ben,öğretmen olduğum halde, peşimden gelecek on kişiyi bulmakta zorluk çekerim ama sen cahil başınla koskoca turizm cenneti İçmeler’de en akıllı ,okumuş,mürekkep yalamış adamları peşine takıp çete kurmuşsun.Bu işin sırrı nedir? Dedim.
-Hocam,bana Mardinli derler.Ben okuma yazma bilmem ama insan sarrafıyım.Adamı sulu dereye götürür,susuz geri getiririm. ..............Valisi bana vergi şampiyonu beratı verdi.Jandarma ve Emniyet teşekkür belgesi verdi.Bütün bürokrasi benim emrimdedir.Benim haberim olmadan kuş uçmaz.Ama başıma ne geldiyse okuma yazma bilmeyeşimden geldi.En yakın adamlarım benim bu zaafımdan istifade edip bana bir sürü belge imzalattılar.Ama bundan sonra ipler benim elimde hepsini hizaya sokacağım,dedi.
-Sen buradan çıkınca yine mafya babalığı mı yapacaksın,dedim.
-Hocam,ben başka iş bilmem ki...Hem ben senin gibi ayda iki bin liraya çalışmam Hocam.Ben iki bin lirayı bahşiş diye garsonlara veriyorum....Pardon Hocam,sizi üzmek istemedim ama benim çevrem ve hayat tarzım bu.
-Ben de ayda iki bin liraya gönül huzuru içinde çalışıyorum.Sende bu hayat tarzını değiştir.Su testisi su yolunda kırılır derler.Çok paranın çok ağır bedeli olur.İnsan bazen bu bedeli hayatıyla öder.Çıkınca insanlara faydalı işler yapmayı dene,onları üzme,dedim.
-Hocam,rahmetli Cem Karaca ağabeyimiz ne demişti.. “Bin kere tövbe eder,yine şarap içeriz” biz bu yolların adamıyız.
-Kursumuz bugün sona erdi.Okuma yazma öğrendiğin gibi, ilkokul bitirme diplomasını da almaya hak kazandın.Tahliye olunca bulunduğun yerdeki Halk Eğitim merkezine giderek sana verdiğim Yetişkinler 2.Kademe okuma yazma sertifikası ile Açık Öğretim Ortaokuluna kayıt yaptırabilirsin,dedim.
-Hocam,boş ver bu işleri...Ben buradan çıkınca doğru Bodrum’a giderim.Arkadaşlar geçmiş olsun eğlencesi düzenleyecekler.İstersen sende gel,seni de eğlendirelim.Hocam,ben kimseye borçlu kalmak istemem.Bana okuma yazma öğrettiğin için sana para teklif etsem ağrına gider,kabul etmezsin.Ama Mardin’den bir teneke peynir getirteyim,adresini ver adamlarım evine bıraksınlar....
-Yahu Mardinli! Sen nasıl yakalandın?Senin adamların benim evime bir teneke peynir getirirlerse polisin haberi olmaz mı zannediyorsun?Benim başımı belaya mı sokacaksın?
-Tamam Hocam,peynir olmazsa bir tepsi baklava göndereyim....
-Sen bana hiçbir şey gönderme.Teşekkür etmen yeter.Benim sana okuma yazma öğretmem benim için zevkli bir görev.Devletim bana zaten bunun karşılığını veriyor.
-Anlaşıldı Hocam, sana bir şey veremeyeceğim ama bak,bir gün yolun İçmelere düşerse orda kimi görsen “Ben Mardinli’nin misafiriyim” de.Seni hemen bana getirirler.Seni bir hafta en lüks otelde beş yıldızlı bir tatil yaptırayım.İster yalnız gel,ister yengeyle gel,tamam mı?
-Mardinli...buradan çıktıktan sonra ne ben seni göreyim,ne de sen beni gör..Bana yapacağın en büyük iyilik düzgün bir hayat yaşaman olacak.Kanunlara,kurallara,insan haklarına saygılı bir hayat yaşaman bana en büyük ödül olur.Bende emekli olduktan sonra yetiştirdiğim öğrenciler doktor,mühendis,öğretmen oldu diyemesem bile adam oldu desem bu bana en büyük gurur kaynağı olur,dedim.
-Ayıp ettin Hocam,biz adam değil miyiz...?
-........
