KÜPTEN SIZANLAR
     MUTLAK ADALET VAR MIDIR?
     KÜTÜPHANE MÜDİRESİ
     YORUM SAYFASI
     LOJMAN DEDİKODULARI
     RENKLERE ALDANMAYIN
     YÖRÜK KIZI
     ÇERKEZ KIZI
     BEKARLIK SULTANLIK MI?
     KADER MAHKUMU
     24 KASIM ANISI
     GÖÇMEN KIZI
     ARAP KIZI CEMİLE
     EVLENEMEMEK, İŞTE BÜTÜN MESELE BU!
     UŞAKLI LAWRENCE
     EFE KIZI
     DUVARDAKİ DELİĞİN HİKAYESİ
     657 DMK HİKAYESİ
     AMAZONLAR ARASINDA
     NE İŞİN VAR ÜRGÜP'TE?
     SONDAN BİRİNCİ!
     SÜRGÜN
     YAZI TURA ATTIM,PARA DİK GELDİ...
     AMELE
     YOKUŞ YUKARI KARPUZ GİTMEZ
     SU TESTİSİ SU YOLUNDA KIRILIR
     HAL HALO HASİYE...
     BOYNUZ KULAĞI GEÇMELİ Mİ?
     OKEY BİLMEYEN ÖĞRETMEN
     ŞİZOFREN AŞK
     İŞÇİNİN AŞKI
     SINIF ÖĞRETMENİ
     HOCA NASRETTİN
     BAŞLAMADAN BİTEN EVLİLİK
     BEYAZ
     BAŞÖĞRETMEN NECMİ YENER
     ŞOFÖR
     İLM-Ü SİYASET
     EVLİLİĞİN ANAHTARI
     HAYAT KIRKINSAN SONRA BAŞLAR
     KRAL BERBERİ
     HELGA'NIN İFTAR YEMEĞİ
     SARIKAMIŞ'TA RAMAZAN
     MAPUSANE ÖĞRETMENİ
     KUŞAK FARKI
     EV YAPARSIN TUĞLADAN...
     13 GÜNDE TÜRKİYE TURU
     BİR GARİP ÖĞRETMENLER GÜNÜ
     SARIKAMIŞ'TA ÖĞRETMEN OLMAK
     KADERİ BİR FAY HATTI
     CEYLAN GÖZLÜM
     DENETİMLİ SERBESTLİK ÖĞRETMENLİĞİ
     KARŞIYAKA ÇARŞI
     FETHİYE ÖLÜDENİZ, ÖLÜMÜNE GEZERİZ
     OKUMA YAZMA BİLENLE BİLMEYEN
     CEZAEVİ ÖĞRETMENİNİN EK DERS ÜCRETİ
     SEVGİLİ DEĞİL ARKADAŞIZ
     ÖĞRETMEN VE MEDDAH
     BİR ÖĞRETMENİN CEZAEVİ GÜNLÜĞÜ
     CEZAEVİ ÖĞRETMENİ VE PSİKOLOG
     DOĞRUCU DAVUT
     YENGEÇ
     İŞYERİ TACİZİ VEYA MOBBİNG
     HIRS VE İKBAL
     MEB DIŞI ÖĞRETMENLİK
     MEMURUN FABRİKA AYARLARI
     AYRILSAKTA MUTLUYUZ
     SANDIKLI KESSÖĞÜT KANYONU
     GAP TURU
     İLK TENEFFÜS İLK ÇAY
     SARIKAMIŞ'TA KURBAN BAYRAMI
     DUVAR YAZISI
     SUYU BOŞA AKITMAK
     MAHKUM ÖĞRETMENLER
     ÖĞRETMEN OLMAK İSTİYORUM
     ELİNİ KORKAK ALIŞTIRMA
     CEZAEVİNDE YÜZME DERSİ(!)
     İDARECİ
     YA BEN, YA ANNEN!
     GÖZYAŞINI İÇİNE AKITMAK
     DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR
     AL VOLTANI GİT BURADAN
     GÖNÜLLÜ SÜRGÜNLER
     BEN OLSAM
     KADINA ŞİDDET
     ADİL MİYİZ?
     CEZAEVİ ÖĞRETMENLİĞİ NEDİR?
     BİR TEPSİ BAKLAVA, BİR TENEKE PEYNİR
     BEDELİ ÖDENMİŞTİR!
     UZMANINDAN KAPKAÇ DERSİ
     UZUN UZUN KAMIŞLAR...
     FOTOĞRAF GALERİSİ
     DELİ AKAY
     ÖLÜMLÜK DİRİMLİK
     NASİPSİZ
     ERCİYES'TE BOZULAN ARABA
     KART HOROZ
     KIRIKÇI


Hikaye, anı, gezi ve deneme yazılarım, resim ve fotoğraflar izin alınmadan kullanılamaz, iktibas edilemez, kopyalanamaz.Aksi takdirde yürürlükteki telif hakları yasası gereğince yasal haklarım saklıdır.copyright(c)


MUĞULBEYLİ - UŞAKLI LAWRENCE


(yazıda geçen olay gerçektir. yer ve kişi adları hayalidir, final kurgudur)

            İzmir'in turistik bir ilçesindeki müftülükte memurdu Cemal.Herkes onu dini bütün bir Müslüman olarak tanıyordu.Duruşu, yüz ifadesi, konuşması, kibarlığı dindar görünüşünü artırıyor, herkes tarafından çok nurlu, melek gibi bir adam olarak biliniyordu.

            Ama her ne olduysa çalıştığı kurumun müftüsü ve kendisi hakkında soruşturma açılmış ve şehir merkezine sözde sürgün edilmişti.Cemal’i soruşturmaya gelen  murakıp, dosyasını incelediğinde “kız kaçırma, zimmet, irtikap, iftira” soruşturmalarını görünce çok şaşırmış Cemal’in mahçup, mahsun, mübarek nurlu yüzüne bakıp “Bu insan suç işleyemez amma somut delillerde var, eh ne yapalım, bari yerini değiştirelim de fazla muzdarip olmasın” düşüncesiyle merkeze gönderilmesini tavsiye etmişti raporunda.Bir hafta sonra hakkında soruşturma açılan ilçe müftüsü kalp krizi geçirip ölünce dosya tozlu raflara kaldırılmış oldu.

            Sözde sürgün edilip İl müftülüğüne alınan Cemal’e yeni amirleri çok yakın ilgi göstermişler ve onun nur yüzüne(!) kanarak kozmik odada görevlendirmişlerdi.Bu mübarek zat için bu görev bulunmaz fırsattı.Dairenin kara kutusu gibi çalışmaya başladı.Şehrin renkli hayatı, cazip fırsatları açık gözünü daha da açmış evli olduğu halde çapkınlık damarları kabarmaya başlamıştı.Müftülüğe gelen dul veya kocasıyla problemi olan bayan memurlara yakın ilgi gösteriyor, onun bu yakın ilgi ve şefkatini gören bayanlarda “Güzin abla” gibi gördükleri nur yüzlü(!) Cemal’e bütün aile sırlarını, bilgilerini paylaşıyorlardı.

            Sözleşmeli Kuran kursu öğreticisi alımı vardı, müracaatları Cemal alıyordu.Sıradaki bayanın verdiği müracaat formunu incelediğinde eşinden boşanmış olduğunu anladı.Adı Zeyno’ydu.Çok güzel olmasa da endamını çok beğendi. Bu fırsatı kaçıramazdı.Diğerlerine duyurmadan sessizce;

            -Siz içeri gelin, sizinle özel olarak ilgileneceğim, dedi.Akşama doğru müracaatlar bitmiş, Zeyno ile baş başa kalmıştı.

            -Zeyno Hanım, gözlerinizdeki ışıktan bu iş için en iyi kişinin siz olduğunu anladım.Sizin işe alınmanızı sağlayacağım..

            -Beni işe alırsanız, ne isterseniz yaparım..

            -Şimdi şöyle yapalım, siz beni Seda pastanesinde bekleyin, orada hem çay içer hem de ayrıntıları konuşuruz...Cep numaranızı verin, ben gelince sizi ararım..

            -Tamam, siz nasıl isterseniz...

                                                            *

            Cemal ne yapıp etmiş, lise mezunu olarak iş başvurusu yapan Zeyno’ya sahte bir üniversite diploması uydurarak en merkezi yerde göreve başlatmıştı.Üstelik görevlendirdiği Kuran kursunun lojmanı da vardı.Zeyno, Cemal’in kendisine yaptığı bu iyiliğin altında kalamazdı.İstediği ödülü Cemal’e verdi. Cemal, Zeyno’yu lojmanında ziyaret etmeye başlamış, herkes bu ziyaretleri “dul bir kadına gösterilen babacan” bir tavır olarak algılamıştı.

            Zeyno’nun kaldığı lojmanda kapı komşusu Yunus vardı.Cemal’in, Zeyno’nun evine teklifsiz giriş çıkışları Yunus’un gözünden kaçmıyordu.Yunus çok yakışıklı, dalyan gibi delikanlıydı.Evliydi ama evli olması Zeyno’nun umurunda değildi.Zeyno, Kraliçe Kleopatra gibi ihtiraslı ve arzuluydu.Ne Cemal’i bırakabiliyor, ne de Yunus’tan vazgeçebiliyordu. Cemal güç demekti.Güce her zaman ihtiyacı vardı. Ama Yunus’u elde etmeyi de kafasına koymuştu.Yunus’un eşi memleketine gitmişti.Bir ay gelmeyecekti.Endamının bütün kıvrımlarını ortaya çıkaran davetkar bir elbise giydi.Hemen Yunus’ûn kapısını çaldı.Kapıyı açan Yunus;

            -Buyurun Zeyno Hanım, bir şey mi istediniz?

            -Merhaba Yunus, eşin bir haftadır evde yokmuş, istersen içeri girip ortalığı toplayayım, sana yemek falan pişiririm...Komşu değil miyiz?...

            -Teşekkür ederim, ben evi temizliyorum, Hanımda yemekleri yaptı, buzdolabına koydu gitti.

            -Benden çekiniyorsan, evin anahtarını bırak, sen gidince ben temizliğini, yemeğini yaparım...Ben bilirim, siz erkekler kadınsız yapamazsınız...

            Yunus, Zeyno’nun gözlerindeki şeytani ihtirası fark etmişti.

            -Size olmaz dedim, niye ısrar ediyorsun?

            Zeyno, ihtiraslarına engel olamıyordu,Yunus’u mutlaka elde etmeliydi.

-Yunus, seni çok beğeniyorum..İstersen senin olabilirim...

-Sen ne diyorsun deli karı! Aklın başında mı senin? Ben evliyim, bilmiyor musun?

-Evli olman umurumda değil, hem eşini hem de beni idare edersin...

-Defol karşımdan, senin gibi komşu olmaz olsun..

-Bana bak, ya benim olursun, yada senin tayinini çıkartırım, sürdürürüm seni buralardan

            -Hiçbir şey yapamazsın..

            -Yaa, demek bir şey yapamam, sen şimdi görürsün...

            Zeyno birden avazı çıktığı kadar bağırmaya başlamıştı.Aynı zamanda üstünü başını yırtıyor, kendi kendini tokatlıyordu.

            -Komşulaaaar...Koşun.. Yunus bana saldırdı.. imdaaaat...

 

 

                                                                        *

            Zeyno, kadınsı şeytanlığını kullanarak Cemal’inde yardımıyla Yunus’un uzak bir ilçeye sürgün gitmesini sağladı.Artık Yunus olmadan, lojmanda Cemal’le daha sık buluşuyorlardı.Bu arada Yunus, daireye vedalaşmak için geldiğinde arkadaşı Hasan’ı gördü.Hasan, Yunus’a Zeyno ile ilgili bazı bilgilere ulaştığını, intikam almak istiyorsa bu belgeleri verebileceğini söyledi.Yunus intikam hırsıyla daireden aldığı belgeleri incelediğinde Zeyno’nun sahte üniversite diplomasıyla sözleşmeli memur olarak işe alındığını gördü.Hemen bu durumu belgeleyerek daireye şikayet mektubu yazdı. Örtbas edilme ihtimaline karşılık Savcılığa da suç duyurusunda bulundu.

            Bu arada Cemal, Zeyno ile olan ilişkisinin dikkat çekmemesi için mahalle camiinde imamın izinli olduğu günlerde cemaate namaz kıldırıyordu.Nede olsa imam hatip lisesi mezunuydu.Cemal, Cübbe ve sarığı giyince cemaat aşka geliyor ve sanki Kabe imamının arkasında namaz kıldıklarını düşünüyorlardı.Cami cemaati dedikoduları duyuyor ama bu nur yüzlü(!) mübarek zatı sevmeyenlerin bu iftirayı attığına inanıyorlardı.Namaz çıkışı camiye yardım  kutularını  ağzına kadar dolduruyorlar ve Cemal’e teslim ediyorlardı.

            Yunus’un şikayeti üzerine Cemal ve Zeyno hakkında  adli ve idari soruşturma başlatılmıştı.

Müftü Bey Cemal’i odasına çağırarak;

-Artık seni koruyamam, başının çaresine bak, dedi.

-Beni korumak zorundasınız müftü Bey! Benim elimde sizi mahvedecek gizli belgeler var.İşte bu dökümanlara bakın..metresinizle internet üzerinden yazışmalarınız...Buda kurum vakfının makbuz örnekleri.. Bakın, bağışçılara verdiğiniz koçan örneğinde on bin yazıyor, sizde kalan kısımda bin lira yazıyor..

-.........!??

                                                            *

Bu arada Zeyno’da boş durmuyor “yaşasın kötülük” dercesine şeytanlıklarına devam ediyordu.İki çocuğunu parka gönderiyor, akşama kadarda gelmeyin deyip başından savıyor ve Cemal'i ağırlıyordu. Zavallı çocuklar neler döndüğünü anlıyorlardı ama annelerinden çok korkuyorlardı. Oturduğu lojmanın üst katında oturan Ayfer Hanımın kocasına, merdivenlerden inip çıkarken, kapıya çıkar kendini gösterirdi.Bir gün Ayfer Hanım evde yokken üst kata çıkmış, sanki bir baş soğan istemeye gelen komşusu gibi kapıyı çalmıştı. Kapıyı açan adam daha buyur etmeden;

-Komşu, benim evde soğan kalmamış.. Sen zahmet etme, ben alırım, diyerek eve dalmıştı.Ayfer Hanım, günler sonra Zeyno’yla kocasını yatak odasında  uygunsuz vaziyette görünce anlamıştı aldatıldığını.Evliliğini kurtarma adına hemen taşındılar lojmandan.Bir alt kattaki komşusunun küçük kızıda babasını Zeyno'yu öperken gördüğünü annesine söylemesiyle kıyamet kopmuş,lojmanda kalanlar Zeyno'nun ne mal olduğunu anlamışlardı.Kadın tam bir yuva bozandı.

                                                            *

Cemal, İlçe müftüsünün lise mezunu eşini de üstün becerisi sayesinde sözleşmeli olarak göreve başlattı.İş başvurusu için gelen bayanlardan kendince güzel ve çekici bulduklarına “gözlerinizdeki ışıktan sizin bu işi hakkıyla yapacağınıza inanıyorum” diyerek sözleşme şartları uymadığı halde Başkanlığa gönderilen listeye ekliyordu.Yapılan şikayetler üzerine soruşturma için gelen müfettişler kurum arşivinin bir gün önce hırsızlar tarafından boşaltılması sonucu araştıracak bir delil bulamadılar.Soruşturma, kurum müdürünün etkili tavsiyeleri ve mesleki bir taassup içinde , Cemal’in evli ve çocuklu olmasından dolayı en az cezayla kurtulmasını sağladılar.Zeyno’nun sözleşmesi feshedilmişti.Ama Cemal Zeyno’yu bırakmadı.Sözleşme hükümlerine aykırı olduğu halde çalıştırmaya devam etti.

            Başka bir ilçeye sözde sürgün gönderilen Cemal’e çalıştığı kurumun vakıf paralarını harcama yetkisi verilmişti.Bu vakfın görevleri arasında, kamu lojmanlarını inşa ve tamir işi de vardı.Zeyno’yu bu vakıfta işe başlatan Cemal, karısının açtığı boşanma davasıyla artık özgürdü.Karısıyla boşandıktan sonra Zeyno ile evlenen Cemal’in keyfine diyecek yoktu.Camilerden toplanan yardım paralarıyla oturduğu lojmanı tamir ettirmiş, saray yavrusuna çevirmişti.

                                                *

            Uzak bir ilçeye sürgün giden Yunus, bu haksızlığı ve hukuksuzluğu içine sindiremiyordu.Ama bütün şikayet mekanizmalarını harekete geçirdiği halde nur yüzlü, mübarek Cemal küçülüp yok olacağına kar topu misali giderek büyüyordu.

            İl Müftülüğüne uğradığı bir gün müftü yardımcısı Yunus’u bir köşeye çekip;

            -Ya sen ne fena bir adamsın...Niye uğraşıyorsun Cemal’le? Böyle mübarek, nur yüzlü bir adamla uğraşırsan Allah seni çarpar...

            -Ne mübareği müftü Bey! Bu adamın ne olduğunu siz gayet iyi biliyorsunuz..Üzerinizdeki takım elbiseyi, yeni alınan makam arabanızı, metresinizin yeni evinin tamiratını, oğlunuzun özel okul parasını Cemal’in ödediğini biliyorum..

            -Çık dışarı, hiçbir şey ispat edemezsin.Vali Bey bile üstün hizmetlerinden dolayı Cemal’e plaket verdi.Cemal’in sırtı yere gelmez, Ankara’da mecliste tanıdıkları var.

            -Müftü Bey , Arabistanlı Lawrence bile , bu Uşak’lı Lawrence’nin yanında solda sıfır kalır.Unutmayın müftü Bey, İNSANLAR ZULMEDER, AMA KADER ADALET EDER!..

                                                            *

 

            Yunus, il dışına çok uzak bir bölgeye tayin edildi.Herkes Cemal’in dokunulmaz olduğunu, arkasında gizli güçler olduğunu, Valiyi bile koltuğundan edebilecek güce sahip olduğunu düşünüyordu.Mit olduğunu söyleyen bile vardı.Bu arada hiç umulmadık bir gelişme yaşandı.Cemal'in eski karısı, eski kocasının ne kadar kirli çamaşırı varsa hepsini savcılığa ihbar etti.İhbarda, Cemal'in taciz ettiği hatta tehdit edip zorla beraber olduğu kadınların listeside vardı.Bu kadınlar, aile hayatımız mahvolur, adımız kötüye çıkar korkusuyla ifade vermeye bile gitmediler.İçlerinden birinin hamile kalması, kocasının şüphe üzerine yaptırdığı DNA testinde çocuğun Cemal'in olduğu sonucuna varılınca gerisi çorap söküğü gibi geldi.

            İlçe müftülüğünü basan mali polisler, Cemal’i kelepçeli bir halde zırhlı polis aracına bindirip götürdüler.Vakıfta sözleşmesi feshedildiği halde Cemal tarafından uygunsuz şekilde çalıştırılan Zeyno’da kendini kadın kapalı ceza infaz kurumunda bulmuştu.Üstelik haksız yere aldığı beş yıllık maaşı da zimmetine geçirdiği iddiasıyla yüklü bir para cezasına çarptırılmıştı.

                                                            *

            Cemal cezaevine gelince, Sosyal Hizmet Uzmanı tarafından ilk görüşmesi yapılmak üzere görüş odasına alındı.

            -Adınız, soyadınız Cemal S.' mi, dedi sosyal hizmet uzmanı.

            -Evet..

            -Sizi nerde yakaladılar?

            -Büroda çalışıyordum, ben kendi halinde beş vakit namazlı-abdestli bir memurum...Başbakan bile beni tanır...Arayın Başbakanlığı, sorun beni...

            -Maşşallah...Sülün Osman bile bu kadar yüzsüz değildi.Yüzünüz nur gibi ama içiniz kapkara...

            -Yok efendim..Hepsi iftira...

            -Lideri olduğunuz çetede lakabınız Türkiye'li Lawrence’mış, doğru mu?

            -Öyle diyorlar ama alakası yok..

-Arabistanlı Lawrence isminde bir film izlemiştim, senle benzer yanları çok, hatta sana cuk diye oturmuş yani..

-.............!??

 

            -Cemal S. , sizi B TEK 65 nolu odaya yerleştireceğiz..

            -Beni niye suç ortaklarımla bir arada tutmuyorsunuz?

            -Suç ortaklarınızdan il müftüsü M.G, müftü yardımcısı İ.Ö. ve İlçe müftüsü A.G. “biz o insan görünümlü, melek yüzlü  şeytanla aynı odada kalmak istemiyoruz” diye dilekçe yazdılar.

            -........!???

                                                            *

            Cemal, büyük paralar ödeyerek ünlü bir avukat tutmuştu. Avukatı on gün içinde tahliye ederim seni demişti.Mahkeme günü, saf yünden en şık takım elbisesini giyerek mahkemeye gitti.Amacı, şık giyinerek, en masum halini takınarak Hakimden en az cezayı alarak sıyırmaktı..Kimlik tespiti, sanık ve tanıkların dinlenmesinden sonra Hakimin;

            -Karar...sözüyle herkes ayağa kalktı.

            -Sanıklardan Cemal S. , Türk Ceza Kanunun ilgili maddeleri uyarınca evrakta sahtecilik suçunu işlediği sabit olduğundan on iki yıl ağır cezaya çarptırılmasına;

-Adı geçenin, evrakta sahtecilik yaparak on iki kişinin sözleşmeli olarak haksız şekilde göreve başlamalarını sağlamaktan, kamuyu yüzellikibinlira zarara uğratmaktan on yıl hapis ve kamu zararının faiziyle birlikte geri ödeyinceye kadar bütün mal varlığına tedbir konulmasına;

-Kimlikleri gizli olarak tutulan sekiz kamu görevlisi bayanı taciz, tehdit ve tecavüze yeltenmekten suçu sabit olduğundan, kırk dört yıl ağır hapis cezasına çarptırılmasına,

-Amirlerini tehdit ve şantajdan sekiz yıl ağır hapis cezasına çarptırılmasına;

-Liyakatı, ehliyeti ve fahri görevlendirmesi olmadığı halde ibadethanelerde korsan imamlık yapmaktan ve cami cemaatinin dini duygularını istismar ederek camilerden toplanan paraları zimmetine geçirmekten beş yıl ağır hapis cezasına çarptırılmasına;

-Çete kurmaktan, zimmet, irtikap, rüşvet, taciz, sahte para, kamuyu zarar uğratma,............................................................................................;

Ali oğlu 1965 Uşak doğumlu Cemal S. ’in üzerine atılı suçları işlediğinin sabit olduğu, tanık ifadeleri ve bilirkişi raporlarının incelenmesinden anlaşılmıştır.Adı geçen sanığın Türk Ceza Kanunun ilgili maddeleri uyarınca toplam doksan altı yıl on iki gün ağır hapis cezasına çarptırılmasına, ikiyüz seksen altı bin lira ağır para cezası ödemesine  karar verilmiştir.

-.........!???

*

 
-MÜBAREK VE NUR YÜZLÜ KAZANOVA!

 -İŞTE!MELEK YÜZLÜ ŞEYTAN! UŞAKLI LAWRENCE CEMAL..

-UŞAKLI LAWRENCE CEMAL’İN FOYASI ORTAYA ÇIKTI!

-UŞAKLI LAWRENCE CEMAL’İN TUZAĞINA DÜŞMEYEN KALMAMIŞ!

-UŞAKLI LAWRENCE CEMAL, İL MÜFTÜLÜĞÜNÜ HAREMİ GİBİ KULLANMIŞ!..

-UŞAKLI LAWRENCE CEMAL, CAMİ YARDIM PARASIYLA BALAYINA ÇIKMIŞ!

-İŞTE!,UŞAKLI LAWRENCE CEMAL’İN AJANDASINDAKİ KADIN MEMURLAR!

 
ZİYARETÇİ SAYISI 21 ziyaretçi (57 klik) kişi burdaydı!

KÜPTEN SIZANLAR
"Küp içinde ne varsa dışarı onu sızdırırmış" derler ya, mesai arkadaşlarım odama geldiklerinde onlara anlattığım anılarımı dinleye dinleye ezberleyen Yenal Beyin "Odana her gelişimizde kafamızı ütülüyorsun, bunları yazıya dök, hem kalıcı olur, hemde bizde dinlemekten kurtuluruz.." tavsiyesi üzerine küpten taşanları kaleme aldığım yazılarımı sizlerle paylaşmak istedim.Durum bundan ibarettir..İşte o kadar..

MUĞULBEYLİ KİMDİR?
Muğulbeyin otağını kurduğu ve ismini verdiği Menteşe'de doğdum.İlkokulu Menteşe'de, orta öğrenimimi İzmir'de tamamladım.Sınıf öğretmenliği mezunuyum ama Resim-iş öğretmenliği, İş Eğitimi öğretmenliği, Birleştirilmiş Sınıf Öğretmenliği, Cezaevi öğretmenliği, Denetimli Serbestlik Öğretmenliği olmak üzere en lakasız yetişkin Eğitimi Öğretmenliklerinde görev yaptım ve yapıyorum.Güzel yurdumun batısında, doğusunda, kuzeyinde, güneyinde görev yaptım.Yurt içi ve dışı gezilere bayılırım.En büyük hayalim, çekme karavanla Türkiye turu yapmak.Hayalperest, vurdumduymaz, sessizliği ve sakinliği seven bir yapım var.Hiç bir iddiam yok, öylesine yazıyorum.Demişler ya "Hayat kırkından sonra başlar" diye.Benim felsefem "Kırkından sonra ya azarsın, yada yazarsın" felsefesidir. Ben ikincisini tercih ettim...

NELERİ YAZARIM?
Yazılarım, öğretmenlik mesleğimin gerektirdiği insan ve sosyal çevresiyle ilgili gözlemlerimden oluşmaktadır.Yazılarım yaşanmış olayların kurgulanarak betimlenmiş, birebir yansıtılmış, birazda hayali diyalogların serpiştirildiği hikayeciklerden oluşmaktadır.
Benimle ilgili, gördüklerim, yaşadıklarım, izlediklerim, dikkatimi çeken olayları bilinçaltıma atar, demlenmesini bekler, köpürüp taşıncada yazıya dökerim.

YORUM SAYFASI
Yorumlarınızı, sayfanın sağ tarafında, üstten üçüncü sırada yer alan YORUM SAYFASI bölümüne tıklayarak yazabilirsiniz.



YASAL UYARI
Hikaye, anı, gezi ve deneme yazılarım, resim ve fotoğraflar izin alınmadan kullanılamaz, iktibas edilemez, kopyalanamaz.Aksi takdirde yürürlükteki telif hakları yasası gereğince yasal haklarım saklıdır.copyright(c)
Küp içinde ne varsa dışarı onu sızdırır.. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol