Üç günlük Nevşehir semineri var dediklerinde;
-Ya, nerden çıktı bu seminer, işi gücü bırak, birde Nevşehir’e git...
-Yahu ne adamsın...Ürgüp’te Beş yıldızlı bir otelde her şey dahil yiyip, içip uyuyup geleceksin.Birde üstüne yolluk verecekler...Daha ne istiyorsun? Belanı mı?
-Yaa, şimdi oraya uçakta yoktur..
-Uçak var Hocam, hergün sabah akşam uçuş var. Uçakla gideceksiniz, Avrupa Konseyi tarafından biletleriniz alınmış..
-Tamamda İzmir’den Nevşehir'e direkt uçuş yoktur.İstanbul aktarmalı bu uçuş nerden baksan dört beş saat sürer...Otobüsle mi gitsem acaba...
-Başkası olsa şimdi takla atardı, sen ne umarsız, ne kaygısız adamsın...
-Nevşehir değil de, Antalya olsaydı iyi olurdu..
-Tamam beyefendi, Genel Müdürlüğe söyleyelim, senin için Antalya semineri ayarlasınlar(!)

*
Aktarmalı ve sıkıcı bir uçak yolculuğundan sonra Nevşehir havalimanına indi.Kalacağı otele götürmek için transfer otobüsü kendisini bekliyordu.Yol boyunca garip ama şaşırtıcı yeryüzü şekilleri dikkatini çekti.Bu oluşumları televizyonlardan ve gazetelerden görmüştü ama canlı görmek daha ilginçti.Gökyüzünde yüzlerce balon turist gezdiriyordu.Ürgüp denilen adı gibi yerleşimi de çok garip olan bir ilçeye vardılar.Ev mi kaya mı belli olmayan tepelerin arasından şatoya benzer inşa edilmiş bir otele geldiler.Hemen odasına çıkıp eşyalarını yerleştirdikten sonra yemek salonuna indi.Açık büfeden gözünü ve karnını doyuruncaya kadar yedi.

Sabah çok erken kalktı.Hemen kahvaltı salonuna indi.Kimsecikler yoktu. Açık büfeden doyasıya kahvaltısını yaptı.Tam çıkacakken başka bir masada uzun zamandır görmediği bir arkadaşını kahvaltı yaparken gördü.Yanında tanımadığı biri vardı.Oda öğretmen olmalıydı.
-Ooo, Hasan’cığım günaydın...Sen buralarda mıydın?
-Günaydın Nihat Hocam, ben dün geldim, yorgun olduğum için hemen yattım.Buyrun,beraber kahvaltı yapalım..
-Size afiyet olsun...Ben kahvaltımı yaptım ama masanıza oturabilirim.
Nihat, masaya oturmak için sandalyeyi kendine doğru çekti.Hasan öğretmenin karşısında oturan öğretmen, Nihat’ın çektiği sandalyeye bir ayağını koyarak oturmuştu.Sandalye ile birlikte yere düştü.Adamın canı yanmıştı ama Nihat’a belli etmedi.

-Pardon! Kusura bakmayın, istemeden oldu.
-Önemli değil, dedi adam.
Nihat, yere düşen adamı elinden tutarak kaldırdı.Biraz önceki sakarlığını örtmek istercesine adamla tanışmak istedi.
-Hasan Hocam, arkadaşla bizi tanıştırmayacak mısın? Nerenin öğretmeni?
-Öğretmen değil Nihat Hocam.... Genel Müdür Yardımcımız Ümit Bey....
-........!??

*
Genel Müdür yardımcısının gazabından kıl payı kurtulan Nihat, lobiye indi.Lobide bir grup öğretmen bir araya toplanmış sohbet ediyorlardı.Öğretmenlerin arasında tanımadığı bıyıklı bir öğretmen daha vardı.Gruptaki öğretmenlerden bir kaçını tanıyordu. El işaretiyle Nihat’ı yanlarına çağırdılar.Yanlarına giderken bahçedeki yüzme havuzunu gördü.Havuza doğru yöneldiğinde öğretmenlerin ortasındaki tanımadığı bıyıklı öğretmen ;
-Hocam buyurun, sohbetimize katılmaz mısınız? Dedi.
-Önce havuza bakacağım Hocam, sonra uğrarım, dedi.
Diğer öğretmenlerin şaşkın bakışları arasında bahçeye çıktı.Havuz çok güzeldi.Seminerden sonra burada yüzerim dedi kendi kendine.Tekrar lobiye döndüğünde sohbet eden öğretmenlerin dağıldığını gördü.Hasan öğretmen heyecanla yanına geldi.
-Yahu sen ne kaygısız, ne gamsız adamsın..
-Ne oldu ki..?
-Yahu, biraz önce seni çağıran adam Genel Müdür Mehmet Bey’di.Sen gelmeyince, kim bu arkadaş, dedi.
-Siz ne dediniz?
-İzmir'in öğretmeni...Yol yorgunu olduğundan sizi tanımamış olabilir efendim, dedik...
-Ben nerden bileyim Genel Müdür olduğunu..Sabah, akşam Genel Müdür mü görüyoruz...Hem ben onu bıyıklı diye öğretmen zannetmiştim.
*
Otelin havuzu Nihat’ın geldiği günden bu yana dikkatini çekiyordu.Şortunu giyip havuza girmek için bahçeye çıktı. Havuz kenarında güneşlenen bir kişiden başka kimse yoktu.Hemen tramplene çıkıp ve havuza atlaması bir oldu.Su üstüne çıktığında havuz kenarında takım elbiseli bir sürü adamın bağırdığı duydu. Ne olduğunu anlamadan palas pandıras havuzdan çıkarıldı.Bir odaya götürüldü.Öğretmen olduğu anlaşılınca serbest bırakıldı. Odasına dönerken Hasan’la karşılaştı.
-Yahu senin yaptığına düpedüz aptallık denir.Ne yaptığının farkında mısın?
-Vallahi bende anlamadım ne olduğunu...Havuza girmek yasak mıydı?
-Havuza girmek yasak değil ama sen suya öyle bir atlamışsın ki, havuz kenarında güneşlenen Bakan Bey’i sırılsıklam ıslatmışsın...
-Yaa!.. O adam Bakan mıydı?

*
Nihat iyice paranoyak olmuştu.Otelde ilk gün kırdığı potlardan sonra papyonlu garsonların, hizmetlilerin, temizlikçilerin bile önünde saygıyla eğilmeye başladı.Seminerin geri kalan kısmında Nihat öğretmeni bir daha gören olmadı.