Güç bela biriktirdiği parayla üniversite hazırlık dershanesine kaydolmuştu.Ortaokuldan sonra yedi yıl ara verdiği için liseyi yirmi dört yaşında bitirebilmişti.Dershanedeki rehber hocası Ahmet Bey, ortaokuldan arkadaşı çıktı.Kayıt sırasında Ahmet Bey dedi ki;
-Hasan, sen şimdi uzun yıllar eğitime ara verdin.Senin seviyen çok geri.Seni, kendini toparlayabilmen için 18/A sözel derece sınıfına veriyorum.
-Ahmet Hocam, ben orda yapamam, ben kalem tutmasını bile unuttum.
-Yaparsın, yaparsın..

*
-Hocaaam! Niye bekliyoruz? Qizleri çoktan bitirdik, çıkalım artık..
-Arkadaşlar, Hasan ağabeyiniz daha ikinci soruyu bitiremedi.Onu bekleyeceğiz...
-Oooo, işimiz var..Nerden buluyorlar böyle andavalları!
-Yusuf! Ayıp oluyor, birazcık sabredin...
-Ya, Hocam, Hasan abi kendi seviyesine uygun sınıfa gitsin, bizim hızımızı kesiyor..Burası derece sınıfı, bize yetişmesi mümkün değil zaten..
-...!??

*
Üniversite sınavı sona ermiş, bütün öğrenciler dershanede toplanmıştı.Cevap anahtarını kontrol eden Hasan yüz bir net yapabilmişti.Dört yıllık bir bölümü kazanabilmesi için en az yüz beş net yapması gerekiyordu.Kendisinden Türkiye birinciliği beklenen Yusuf ise bütün sorulara doğru cevap vermişti.Bütün sınıf sevinçle ilk sonuçları kutlarken, Hasan kimseye görünmeden oradan uzaklaştı.
*

-Tebrik ederim, Konya Selçuk Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümünü kazanmışsın, dedi Ahmet Hoca.
-Hocam, nasıl olur? Hani kazanma ihtimalim yoktu?
-Hasan, Akşam lisesinden mezun olurken genel öğrenci ortalamasının çok üzerinde bir puanla mezun olduğun için orta öğretim puanın altmış üç puan olarak hesaplanmış..
-Eeee!
-Eeesi..., yüz on beş net yapan bir öğrenciyle aynı puanı aldığından ilk tercihine yerleşmişsin.Böyle bir sonuç dershane olarak ilk defa başımıza geliyor, çok şaşkınız..
-Türkiye birinciliği beklenen Yusuf ne yaptı? O kesin en yüksek puanı almıştır..
-Maalesef onu hiç sorma, Yusuf bizi hayal kırıklığına uğrattı, matematik sorularını cevaplarken hepsini kaydırdığından puan alamadı.Bırak derece yapmayı, barajı bile geçemedi..
-.......!??
*

Hasan, Eğitim Fakültesini bitirdikten sonra öğretmen olmuş, kendisi gibi öğretmen bir hanımla evlenmişti.İki çocukları olmuştu.Bankadan kredi çekerek bir ev almışlar ve yeni taşınmışlardı.Okuldan yorgun bir şekilde eve gelen Hasan, tam kapıdan içeri girmek için adımını atmıştı ki Hanımı mutfaktan seslendi;
-Hasan, içeri girmeden pastaneden bir kilo kuru pasta alır mısın?
-Hayırdır! Canınız pasta mı çekti?
-Karşı komşuya davetliyiz bu akşam..
-Yahu, daha iki hafta oldu taşınalı, ne zaman tanıştınız?
-Biz hanımlar olarak tanıştık, çok iyi insanlar.Akşamda siz beyler tanışacaksınız...
-Yahu Hanım, bugün çok yorgunum, benim kimseyle tanışacak halim yok...Ben gelmesem..
-Hayatta olmaz! Sende geleceksin..
-...!??
Karşı komşunun kapısı açıldığında evin Beyi gülerek karşıladı;
-Ooo, Hasan abim benim, hoş geldiniz..diyerek Hasan’ı kucaklayıverdi.
-Hoş bulduk..
Hasan , komşunun samimi kucaklaşmasına şaşırmıştı.Sanki kırk yıllık bir arkadaşına sarılır gibi sarılmıştı. Halbuki bu adamı ilk hayatında ilk defa görüyordu.
Aradan yarım saat geçmiş, tanışma faslı sona ermiş, demli çaylar ikram edilmişti.Komşunun adı Yusuf’tu.Gazeteciydi.Hatta meşhur bir muhabirmiş ama Hasan bilmiyordu.Yusuf gülerek;
-Hasan abi, aradan yarım saat geçti ama hala beni tanıyamadın....
-Tanımak mı?..Seni rüyamda bile görmedim, ilk defa burada görüyorum.
-Beni televizyonda canlı haber sunarken de mi görmedin?
-Hayır, görmedim.Ben iyi bir televizyon izleyicisiyim ama seni hiç görmedim..
-Ya gazetedeki köşe yazılarımı hiç mi görmedin, okumadın?
-Vallahi görmedim, duymadım..
-Allah, Allah...,beni görmüş olman lazım...Hasan abi, beni hiç görmediğine emin misin?
-Evet, eminim..
-Ama ben seni yirmi yıl öncesinden tanıyorum.
-.......!??
-Şaşırdın değil mi? Hasan abi liseden sonra dershaneye gittin mi?
-Gittim..
-Hangi sınıftaydın? Herhalde sınıfını unutmamışsındır...
-18/A sözel derece sınıfındaydım..
-Bende o sınıftaydım..
-........!???,
-Hatırlamana yardımcı olayım, hani sınıfta Türkiye şampiyonu olması beklenen bir öğrenci vardı, hatırladın mı?
-Evet, adı Yusuf’tu...Ama..nasıl olur? O, sen misin yoksa?
-Evet abi, benim...Beni nasıl unutursun?
-Aradan yirmi yıl geçmiş kardeşim, başıma neler geldi neler...Seni nerden bileyim..
-Ama ben seni hiç unutmadım Hasan abi..
-Hafızan kuvvetliymiş..
-Hafızadan değil abi.Ben, Türkiye şampiyonluğu beklerken kaydırma yaptığımdan sınavı kazamamıştım ama sınavı kazanması mümkün olmayan sen, imkansızı başarmış sınavı kazanmıştın.Bunu nasıl unuturum?
-Evet, çok iyi hatırlıyorum, bende sınavı kazanamayışına şaşırmıştım.

-Hasan abi, esas şaşıran bendim.Sınavı kazanamayıp, senin sınavı kazandığını duyunca inanamamıştım.Sen sondan birinciydin ama öyle bir başarı gösterdin ki, baştan birinci olan ben sondan birinci bile olamadım...
*
HAYAT BU! KİMİNE KÖR TALİH, KİMİNE KÖR SALİH...