EFE KIZI
(kişi ve yer adları hayalidir)

-Tam sana göre bir kız bulduk, dedi babası.
-Baba, kaç defa dedim bana kız bulmayın diye.Benim aklım yok mu? Benim elim, ayağım tutmuyor mu? Konu komşu demez mi, bu adam otuzuna girdi, kendi kız bulamadı, anası-babası kız bakıyor demezler mi baba...
-Eeee, sende bu akıl varken zor kız bulursun, dere her zaman kütük getirmez oğlum, o kütük küçük, bu kütük büyük diye diye, memlekette senin yaşında merkep kalmadı be..Ahir ömrümde seni evlendirmek istiyorum.Torun-torba sahibi olmak istiyorum ama nerdeee...Sen bizi kahrımızdan öldüreceksin....
-Baba! Yokuş yukarı karpuz yuvarlanmaz derler, bu gönül işi, zorla olmaz... Ama bu son olsun... Sen üzülme diye bakacağım kıza...Beğenmezsem olmaz bu iş...Sonra hem kıza baktın hem de evlenmedin demeyin...
-Tamam oğlum, sen kıza bak. Kızı bir görsen..Kız, Efe kızı oğlum..Babası eski kulağı kesik efelerdendi, şimdi biraz ihtiyarladı. Ama kızını kesin beğenirsin..
-Kurt kocayınca köpeğin maskarası olurmuş, kimin kızı bu baba, nerden buldunuz?
-Oğlum, geçen gün kahvede otururken Yukarı mahalleden Efe Tahsin derler, benim ilkokuldan arkadaşım, o geldi...
-Eeee, sakın benim kızım var, gelin isteyin demiş olmasın...
-Yok be oğlum, ikimizde eski efelerdeniz ya, eski günlerden konuşurken, senin büyük oğlan ne yapıyor? dedi.Bende, Kars’ta öğretmen dedim. Senin kız ne yapıyor? dedim. İlçede memur olarak çalışıyor, çok isteyeni var ama hiç birini beğenmiyor, dedi.
-Sende, benim oğlumda kimseyi beğenmiyor, gel ikisini tanıştıralım, belki de evlenirler, demişsindir..
-Evet, öyle dedim, ne olmuş... Bu fırsat kaçar mı?
-Sonra ne oldu?
-Efe Tahsin çok sevindi.Bizim bulduğumuzu kız beğenmiyor, kızın bulduğunu biz beğenmiyoruz.Senin oğlanda öğretmen, tanıştırırsak belki inatları kırılır, severler birbirlerini, hem kızım yabana gitmemiş olur, dedi
-Yani siz iki Efe anlaştınız, öyle mi?
-Evet anlaştık, annende çok sevindi bu işe..
-Eeee, siz Allah bilir, benim kızla buluşmamızı da ayarlamışsınızdır..
-Evet, ayarladık. Perşembe günü sen ilçeye gideceksin..
-Eeee..
-Öğle tatilinde İlçe müdürlüğündeki odasında seni bekleyecek..
-Yahu kızla ne zaman görüştünüz de ayarladınız buluşmayı..Hani kız kimseleri beğenmiyordu..
-Kız, senin öğretmen olduğunu duyunca, gelsin görüşelim, demiş...
-Demek Efe kızının yaşı otuza gelince mühendisi, doktoru bırakıp öğretmene razı olmuş ha...
-Sen dalganı geç eşşeoğlusu, bu gidişle tohuma kalacaksın, derdi tasası annenle bana kalacak..
-Tamam baba, dediğiniz gibi yapacağım..der demez babası bahçede çamaşır yıkayan hanımına doğru sevinçle koştu;
-Hanııımm... müjde, müjde.. Su yatağına girdi!, oğlan kabul etti görüşmeyi...

*
Babasının bütün ısrarlarına rağmen takım elbise giymedi.
-Oğlum bak, giy şu takım elbiseni, tarhana çorbası kaşığıylan her iş yakışığıylan, demiş atalarımız...
Babasının bu ata sözlerine de gıcık olmaya başlamıştı.
-O zamanda baba, eşek aynı eşek, ama çulu değişik, demiyecekler mi?
-Olsun oğlum, hani ne demişler, ye kürküm ye !...
Gayet salaş bir kıyafetle gitti görüşmeye.Öğle tatiline bir saat vardı. Sağda solda dolaşarak vakit geçirdi.Hükümet konağına girerken herkes öğle tatili arası için dışarı çıkıyordu.Babası ikinci katta çalışıyor demişti ama dışarı çıkan memurlar sanki bu görüşmeyi önceden haber almış gibi yol gösteriyorlardı;
-Ayşe Hanımın odası yukarı çıkınca sağdan üçüncü oda, diyorlardı.
Yukarı kata çıkınca daha sağa dönmeden karşısına çıkan bir bayan memur;
-Ayşe Hanımın odası burası der demez, gülerek merdivenlerden aşağı indi.Hamama giren terler, dedikleri bu olsa gerek diye düşündü.
Kapı kapalı değildi, içeri girdi. Büyükçe bir salondu burası ve birçok çalışma masası vardı. Salonun köşesinde kendisine kaçamak bakışlar atan bir bayan gördü.Herhalde Efe kızı Ayşe bu olmalıydı.

-Merhaba, ben Nihat..Çayır köyden geliyorum..
-Evet, biliyorum, bende sizi bekliyordum..
-Bütün çalışanlar benim sizle görüşeceğimi biliyorlar galiba, hepsi bana çok yardımcı oldular..
-Evet, burası küçük bir yer.Sinek uçsa kanat sesi duyulur.Herkes seni çok merak etti.Bana da sabahtan beri seni sorup duruyorlar.
-Fazla naz aşık usandırır, derler.Bende hemen geldim.
Nihat bu arada Ayşe’yi süzüyor, kendi kriterlerine göre ölçüp tartıyordu.Eli ayağı düzgün bir kızdı.Hanım hanımcık, efendi, saygılı, kibar, diksiyonu iyiydi.Boyu, endamı yerindeydi.Bu tanışmayı Kars’tan eş durumu tayini için fırsata çevirmeye karar verdi.İşler yolunda giderse evlenir, evlilik yürümez ise boşanırdı.
-Neyse, biz meselemize gelelim..Ayşe Hanım, ben sizi şimdi ilk defa gördüm.Buraya geliş amacımı biliyorsunuz..
-Evet, aile büyükleri tanışmamızın iyi olacağını söylediler.Bende sizi ilk defa görüyorum..
-Şimdi Ayşe Hanım, kısa keselim aydın havası olsun , ikimizi de sıkıntıya sokmadan ben meseleyi hızlandırmak istiyorum.Ben sizi gördüm ve ilk etapta dış görünüş olarak beğendim.Sizde bana bakın ve beğenip beğenmediğiniz açık yüreklilikle söyleyin.Yoksa ayıp olmasın diye gerçekleri söylemez isek birbirimizi kandırmış oluruz..
-Bende sizin gibi düşünüyorum.Bende sizi dış görünüşünüzle beğendim.Benimle bütün ayrıntıları konuşabilirsiniz..
Öğle arası bitinceye kadar konuştular, akşama da ailelerle birlikte Ayşe’nin evinde görüşmeye karar verdiler.

*
Daha rahat konuşmak için balkona çıkmışlardı.Nihat, evlenme işini kesinleştirme kararı almak istiyordu.Çünkü Kars’tan eş durumuyla gelebilmesi için resmi nikahlı olması gerekiyordu.Ayşe’yi ikna edebilirse hemen nikah kıydıracak, arkasından eş durumu tayini isteyecek ve yazında düğün yapacaktı.Böylece askerliğini de bir ay bedelli yapmış olacaktı.Bu düşüncesini Ayşe’yle paylaştı.
-Tamam, şartlarını kabul ediyorum, dedi Ayşe..
-O zaman birkaç gün içinde nişan yaparız, haftaya da nikah kıydırırız, sence uygun mu?
-Uygun..
-Seni çok zorlamak istemem ama eğer bu planımız gerçekleşmez ise benim on gün sonra askerlik kararı aldırmam gerekecek. Askerlik kararı aldırırsam bu iş yatar.O zaman herkes kendi yoluna gider, tamam mı?
-Tamam, dedi Ayşe..
Nihat, Ayşe’nin her dediğine tamam demesine çok şaşırıyordu.Bütün işlerin tereyağından kıl çeker gibi hallolması çok iyiydi ama biraz garipti.

İki gün sonra nişan alışverişi için Nihat, Ayşe’nin çalıştığı daireye gitti.İçeri girdiğinde Ayşe’nin moralinin bozuk olduğu gördü.
-Hayrola, ne oldu? Karadeniz’de gemilerin mi battı?
-Biz biraz acele ediyormuşuz gibime geldi.
-Nasıl yani..İki gün önce baş başa oturduk, her şeyi konuştuk,anlaşmıştık..
-Ben seni daha tanımıyorum bile..
-İki günde ne oldu sana, birileri seni doldurmuş olmalı..
-Bir sorun mu var? Beni beğenmediğini mi anladın?
-Yok ondan değil, seni beğendim.. Hatta işyerindeki bütün bayan arkadaşlar seni çok beğendi, birbirinize çok yakıştınız dediler..
-Eeee..
-Arkadaşlar dediler ki...
-Ne dediler.?
-Acele işe şeytan karışır, niye bu kadar acele ediyorsunuz ki, dediler.Seni sevdiğinden değil, Kars’tan buraya tayin olabilmek için seninle evlenmek istiyor.Askerliğini yaptıktan sonra evlenseniz daha iyi olur, yarın askere gider şehit olursa, evlenmeden dul kalırsın...Şehit olmasa bile, askerdeki kocana bakmak zorunda kalırsın, dediler..
-Sende inandın...Peki, şimdi ne düşünüyorsun?
-Önce biz nişan yapalım, sen askerden geldikten sonra düğün yaparız..Sana uyar mı?
-Bana uymaz, çünkü sen pişmiş aşa su katıyorsun.Ben Kars’tan eş durumuyla gelebilmek için hemen resmi nikah istiyordum ama benimle ilgili düşüncelerini samimi bir şekilde itiraf ettiğin için teşekkür ederim..

-Ne düşünüyorsun?
-Kurda sormuşlar, niye boynun kalın?..O’da demiş, Her işi kendim görürüm...Deveye sormuşlar, Niye boynun eğri? O’da demiş nerem doğru ki! Sen böyle herkesi bizim işe karıştırırsan olacağı buydu..
-Madem atasözlerini seviyorsun...Soran dağlar aşmış, sormayan düz ovada şaşmış, derler...Benim bir çevrem var, onlarında fikrini almam gerekiyor..
-Hayırlı işlerde acele ediniz..sözünü de biliyor musun? Köydeki deli Yusuf bile bu işe karışırsa vay halimize...Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna!..Bu iş şimdilik burada biter.Ben askere gidip şehit olmadan gelirsem ve sen hala bekar kalırsan, bende başka biriyle gönül ilişkisi yaşamaz isem iki sene sonrası için tekrar görüşmek umuduyla Allah’a ısmarladık, haydi bana eyvallah..
-İki yıl seni mi bekleyeceğim?
- Sen efe kızıysan bende efe oğluyum, ister bekle ister bekleme..Su akar, yolunu bulur...
-Kız evi ,naz evi, derler bilmez misin?
-Eeee, ne demiş atalarımız; Fazla naz, aşık usandırır...
-Ben yinede acele etmeyelim diyorum..Sen ne diyorsun?
-Görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler..
-........!???
-Çobanın gönlü olsa, tekeden süt çıkarır.!.., sen beklemeye devam et Efe kızı...
-.......!??
*
Köprünün altından çok sular geçti, küçükler büyüdü, büyükler ihtiyarladı.Efe kızı, çok bilmiş arkadaşlarıyla beraber hala beyaz atlı prensin gelmesini bekliyor...Emekliliği geldiği halde;
-Önce evleneyim, sonra emekli olurum, diyormuş...