BEŞ PARA ETMEZ
Günümüz dünyasında her şeyi bilmek zorunda değiliz.Devir uzmanlık devri.Her şeyin, her işin bir uzmanı var. “Ne iş olsa yaparım abi!” anlayışı artık para etmiyor.Okul yıllarında her öğrencinin yolu mutlaka kütüphaneden geçmiştir.Ama şimdi kütüphaneler kitap okuma salonu olarak değil, sessiz ders çalışma mekanı olarak kullanılmaktadır.Şimdi devir internet devri...İnternette bir Google hazretleri var, bir sor, bin cevap versin.Okul ödevleri, sınavlar, ders planları, kim kimle çıkmış artık Hz. Google biliyor.
Bazı bilgiler vardır, paylaştığınızda paraya dönüşür, size dönmesi muhteşem olur. Bazı bilgiler vardır beş para etmez, bilinip bilinmemesi de pek önemli değildir.Beş para etmeyen ama duyunca “vay be!” diyeceğiniz acizane çok az kişinin bildiği bilgileri sizinle paylaşacağım.
İKİ KÖPRÜ ARASINDAKİ ÇOK ÖNEMLİ FARK NEDİR?
İstanbul’da iki tane boğaz köprüsü vardır. Biri, Boğaziçi köprüsüdür.Birinci köprü olarak bilinir ve 1973 yılında hizmete açılmıştır.

Diğeri Fatih Sultan Mehmet Köprüsüdür.İkinci köprü olarak bilinir ve 1988 yılında yapılmıştır.Bu iki köprüden çok geçeniniz olmuştur.Köprülerin altından gezinti vapurlarıyla boğaz turu da yapan veya yapmayanınız vardır.

Bu iki köprü bir bakışta birbirine çok benzer ama aralarında çok önemli bir fark vardır.Birinci köprü yapılırken asma köprü mühendisliğinde çarpraz askı halatları tekniği kullanılmıştır.Biraz dikkatli bakarsanız çarpraz askı halatlarını görürsünüz.
Aradan geçen on beş senede köprü mühendisliği tekniğindeki gelişmelerden sonra ikinci köprünün askı halatları birbirine paralel yapılmıştır. Biraz dikkatli bakarsanız paralel askı halatlarını görürsünüz.
Çarpraz askı halatlarının asma köprülerde esnekliği tam sağlayamadığı için bu teknikten vazgeçilmiştir.Hatta bu yüzden birinci köprüdeki asma halatların bağlantı noktaları çatlamış ve restore edilmiştir.Bu yüzden ağır tonajlı araç trafiği ikinci köprüden geçiş yaparlar.
Kamuoyu ikinci köprünün İstanbul trafiğini rahatlama adına yapıldığını biliyor.Acaba öyle midir?
Paralel askı halatlarının asma köprülerde tam bir esneklik sağladığı test edilmiştir.İkinci köprüde herhangi bir aşınma ve çatlama yoktur.Üzerinden geçen binlerce tır, kamyon ve otobüsü ikinci köprü çok rahat taşıyabilmektedir.
Acaba üçüncü köprüye neden ihtiyaç duyulmuştur? Amaç trafiği rahatlatmak mı yoksa ikinci köprüde sorun mu çıktı?
EN YÜKSEKTE KURULAN İLÇE NERESİDİR?
Yurdumuzda bütün köy ve kasabalar ilçe ve il merkezlerinden daha yüksekte bulunur.Genel olarak, il ve ilçe merkezleri deniz, göl, ova, nehir, yaylalara kurulmuştur.Kasaba ve köyler ise giderek artan yükseltilere ve dağ yamaçlarına kurulmuştur.

Yurdumuzda bunun bir tek istisnası vardır.Kars iline bağlı Sarıkamış ilçesi...Sarıkamış ilçe merkezi iki bin beş yüz metre rakımı ile Türkiye’nin en yüksek ilçesidir.Sarıkamış’ın bütün kasaba ve köyleri ilçe merkezinden daha aşağıdadır.Köyde yaşayan insanlar genelde “şehre iniyorum” derler.Ama Sarıkamış’a bağlı köylüler “Sarıkamış’a çıkacağım” derler.
TRAKTÖR MÜ GÜÇLÜ, OTOMOBİL Mİ?
Alın size beş para etmez bir bilgi daha..İlkokul yıllarında çok sorarlardı. Bir kilo pamuk mu daha ağır, yoksa bir kilo demir mi? Buna benzer bir soru; Traktör motoru mu daha güçlü, yoksa binek otonun motoru mu daha güçlü?


Bilinenin aksine binek otonun motoru ile traktör motoru aynı güce sahiptir.Traktörün beygir gücünü artıran vites kutusudur.Dişli ve çark sistemidir.Aynı motor özelliklerine sahip traktör ile otomobil arasında vites-şanzıman sistemi traktöre öyle bir beygir gücü verir ki, yüz tane otomobili çeker götürür.
ALAYLI-MEKTEPLİ
Ankara Esenboğa Havalimanı inşaatı başlamadan önce zemin etüdü ve fizibilite çalışmaları için bir grup mühendis arazide çalışma yapmaktadır. Bu sırada koyunlarını otlatan bir çoban merakla mühendisleri izlemektedir.Dayanamayıp sorar;
-Merhaba Beyim, kolay gelsin..
-Sağolasın beybaba..
-Burada ne arıyorsunuz? Tapudan mı geldiniz?
-Tapudan gelmedik amca, buraya havaalanı yapılacak, onun ölçümlerini yapıyoruz.
-Havaalanı mı? Uçak mı incek buraya?
-Evet, burası Türkiye’nin en büyük havaalanı olacak.
-Buraya uçaklar inemez...
-Niye inemez amca...
-Burası yıl boyunca hep sisli olur, uçak ineceği yeri göremez...
-........!??
-Git işine amca ya! Sen koyunlarını otlatmaya devam et, bizim işimize karışma...
Havaalanı inşaatı biter ve hizmete açılır.Ama hesapta olmayan bir aksilik vardır.Şimdiki gibi otomatik iniş sistemleri olmayan uçaklar sis yüzünden Esenboğa’ya inememekte, İstanbul’a geri dönmek zorunda kalmaktadır.
Mühendislerin akibetini bilmiyoruz ama o çoban hala oralarda koyunlarını otlatmaya devam ediyor.Sis yüzünden inemeyen uçakları görüp “ Ben demiştim..” diyerek, kendisine gülüp geçen mühendislerin kulağını çınlatıp duruyor.

*
Muğla ve Aydın illerinin birbirine komşu iki ilçesi vardır. Yatağan ve Çine ilçeleri.Altmışlı yıllara kadar bu iki ilçe arasında, tarihi ipek yolu kadar eski bir patika yoldan ulaşım sağlanırdı.O yıllarda zaten tek tük olan arabalar, geçit vermez dağlar ve derin vadilerin arasından geçen bu yolu kullanırdı. Kuş uçuşu yarım saatlik bir mesafesi olan bu iki ilçeye yüzlerce virajlık bu eski yol üzerinden beş saatte ulaşılırdı.

Yetmişli yıllardan sonra karayolları bu iki ilçe arasına asfalt yol yapmaya karar veriyor.Yol mühendisleri fizibilite çalışmaları yaparken, yamaçta koyunlarını otlatan meraklı bir çoban yanlarına geliyor.
-Merhaba Beyim, kolay gelsin..
-Sağolasın beybaba..
-Burada ne arıyorsunuz? Tapudan mı geldiniz?
-Tapudan gelmedik amca, buraya yol yapılacak, onun ölçümlerini yapıyoruz.
-Burası dere kenarı, buraya yol olmaz..Daha üstte eski yol var, onun üzerine yapsanız ya..
-Amca! Sen ne anlarsın yoldan..
-Bakın burada dere taşıyor, hem de dik yamaçlardan taş, kaya yola düşer..
-Sen koyunlarını otlat amca, bizden iyi mi bileceksin?
-........!??
Beş yıllık bir çalışmadan sonra, yekpare granit vadi oyularak dere kenarındaki yüzlerce virajı dolaşan bir asfalt yol yapılmıştı.Yol üzerindeki uyarı tabelalarında “Dikkat! Taş düşebilir” , “Düşük Banket”, “Sollama yapılmaz” yazılıydı.
İki binli yıllardan sonra Yatağan- Çine arasındaki yol revize edilerek, koyunlarını otlatan çobanın yıllar önce gösterdiği eski yol üzerinden duble yol olarak yeniden yapıldı.

Mühendislerin akibetini bilmiyoruz ama o çoban hala oralarda koyunlarını otlatmaya devam ediyor.Yeni yoldan geçen araçlara bakarak “ Ben demiştim..” diyerek, kendisine gülüp geçen mühendislerin kulağını çınlatıp duruyor.