Ümit, Ceza infaz kurumuna öğretmen olarak atanmıştı.Kurum müdürü Kemal Bey, bu yeni yetme öğretmeni çok eziyordu.Ümit’in stajyer olmasını fırsat bilmiş, boyunduruktan yakalamıştı.Her defasında iğneleyici sözlerle rencide ediyor, olmayacak işler emrediyordu.Kütüphaneye özellikle memur vermemişti. Amacı, Ümit öğretmeni ezmekti.Ümit öğretmen uzun süre kütüphane kitaplarını mahkumlara kendi elleriyle taşıdı, adeta hamallık yapıyordu.Kemal müdür, odasındaki güvenlik kameralarından öğretmen Ümit’i takip ediyor, onun sağa sola telaşlı koşuşturmalarını zevkle izliyordu.

Bir gün, Ümit öğretmen odasında otururken kapı aniden açıldı.İçeri hışımla giren müdür Kemal selam bile vermeden;
-Bana bak Hoca!
-Buyurun Müdür Bey..
-Ben, İlkokuldayken öğretmenden çok dayak yedim.O yüzden öğretmenleri hiç sevmem. Ayağını denk al...
-......!??
-Adıyaman cezaevinde çalışırken oradaki öğretmenle de takıştık. Bana terbiyesizlik yaptı. Haddini bildirdim.Hakkari’ye sürdürdüm...Senide Kars’a gönderirim...
-Ben zaten Kars’ta iki yıl görev yaptım müdür bey....Bilmediğim bir yer değil...
-Senin dilinde çok uzun, fazla konuşma! Kars’a ikinci defa sürgün gönderirim.Bu sefer emekli oluncaya kadar dönemezsin..
-Müdür Bey, ben göreve yeni başladım, size karşı bir saygısızlığım olmadı.Tecrübeli bir müdür olarak bana yardımcı olmanız, bana rehberlik yapmanız gerekmiyor mu?
-Hoca! Dünyanın ek ders ücretini alıyorsun.Birde sana yardım mı edeceğim?Ek ders ücretiyle birlikte benden fazla eline para geçiyor.
-Bu benim sorunum değil ki...
-Senin için sorun olmayabilir ama ben bunu sorun olarak görüyorum.Mutemet’e söyledim, bundan sonra ek ders ücreti evrakını Muhasebe müdürlüğüne sen götüreceksin.Hem ek ders ücreti al, hem de evrakını mutemet takip etsin...Git de biraz iş kuyruğunda bekle, eziyet çek...
-Siz nasıl istiyorsanız öyle olsun müdür Bey..

*
Kurum mutemedi Cevdet, öğretmen odasının kapısını aralayarak;
-Ümit Hocam, müdür Bey, ek ders evrakını öğretmene ver, kendisi götürsün, dedi.
-Tamam Cevdet Bey, siz evrakı bana verin, ben götürürüm....Cevdet Bey, muhasebe müdürlüğü nerede? Yerini tarif eder misiniz?
-Hocam, Hükümet Konağının girişinde, sağdaki kapı, soldaki banko...Cezaevlerine Ayşe Hanım bakıyor...
-İnşallah bulurum..

*
Ümit, sabah mesai saatinden önce Muhasebe Müdürlüğüne geldi.Kapı kapalıydı.Mesainin başlamasını bekledi ama ne gelen vardı nede giden.Yerleri temizleyen görevliye sordu;
-Muhasebe Müdürlüğü saat kaçta açılıyor?
-Sen erken gelmişsin, muhasebe dokuzdan önce açılmaz...
-.....!??
Ümit, giriş kattaki bankların üzerine oturdu.Koskoca Hükümet Konağı bomboştu.Koridorlarda in cin top oynuyordu.Demek ki buralarda mesai saati farklı diye düşündü.Bu sırada bir grup bayanın içeri girdiğini gördü.Kendisini fark etmemişlerdi bile.Uykulu, mahmur gözlerle Muhasebe Müdürlüğünün kapısını açıp içeri girdiler.Bunlar muhasebe çalışanları olmalıydı. Hemen içeri daldı, heyecanla:
-Günaydın, kolay gelsin...
-.......!??
-Ben, cezaevinden geliyorum...Ek ders ücreti evrakını getirmiştim...
-.....!??
-Yanlış yere mi geldim? Burası Muhasebe Müdürlüğü değil mi?
Bankonun ardındaki bayan memurlardan biri cevap verme ihtiyacı hissetmiş olmalı ki, Ümit öğretmene dönerek;
-Saat ondan önce sisteme giriş yapamıyoruz, bekleyin...
Saat on buçuk olmuş ve Ümit sabırla bir memurun kendisiyle ilgilenmesini bekliyordu.Bankonun arkasında çalışan bayan memurlar arada bir doğrulup Ümit’e doğru bakıyorlar ve kendi aralarında fısıldaşıyorlardı.Demek ki muhasebe müdürlüğünün çalışma yöntemi böyleydi.

Nihayet çalıştığı bankonun arkasından bir bayan camı tıklatarak Ümit’i çağırdı.Hiç konuşmadan Ümit’in elinden evrakı aldı, incelemeye başladı.Ani bir hareketle ek ders evrakını bankodan dışarı uzatarak;
-Bütün hesaplamaları yanlış yapmışsınız..Düzeltin gelin...Ben yanlış rakamların üzerine daksil çektim, onları yeniden hesaplayın, dedi.
Ümit, uzatılan evrakı aldı.
-İyi günler, size kolay gelsin, diyerek kapıdan dışarı çıkmak üzereydi ki, biraz önceki bayan memur seslendi;
-Pardon, siz mutemet miydiniz?
-Ben mutemet değilim, öğretmenim..
-Hocam, siz niye geldiniz? Mutemediniz yok muydu?
-Mutemedimiz var ama müdürümüz ısrarla benim gitmemi istedi.
-Hocam, olur mu öyle şey...Bu iş mutemedin görevi...Sizin göreviniz değil ki...
-Müdür Bey, sen stajyersin, ben ne istersem onu yapacaksın, yoksa seni Kars’a sürdürürüm, dedi.
-Olur mu Hocam, burası dağ başı mı? İnşallah kendisi gider Kars’a...
-....!??
-Hocam, siz buraya kadar zahmet etmişsiniz.Sabahtan beri sabırla beklediniz.Sizi buradan eliniz boş göndermeyiz.Ek ders evrakınız verin, düzeltelim.
Bayan memur, on beş dakika boyunca ek ders evrakındaki her rakamın üzerini daksil çekti. Hesap makinesiyle yeniden ek ders ücretini hesapladı. Evrakta değişmeyen, silinmeyen bölüm kalmamıştı.
-Tamam Hocam, ek ders ücretiniz yarın hesabınıza yatacak, hayırlı olsun.
-Teşekkür ederim...

*
Ertesi gün Ümit odasında otururken, mutemet Cevdet içeri girdi.
-Merhaba Hocam, kolay gelsin..
-Sağ ol Cevdet, buyurun oturun..
-Hocam, Muhasebe Müdürlüğündeki bayanlar sana hayran kalmış..
-Ne yapmışım ki?
-Biz böyle sabırlı, anlayışlı bir öğretmen görmedik.Öğleye kadar kasten beklettik.Bir kere bile ağzını açıp konuşmadı.Bizde kendisine acıdık. Normalde işini yapmayacaktık, ek ders işlemlerinin hepsi hatalıydı ama çok saygılı bir öğretmen olduğundan yardım ettik..
-Ne yani! Beni kasten mi öğleye kadar beklettiler?
-Hocam, sen gene ucuz kurtulmuşsun.Canları istemezse iki gün bile bekletiyorlar.
-Ümit Hocam sana bir müjdem daha var.. Muhasebe Müdürü, Kemal Beyi aramış. Demiş ki, bir daha muhasebeye öğretmeni göndermeyin, mutemet gelsin, demiş..
-Sevineyim mi yani..
-Bu seferde müdür Bey, senden her ek ders evrakı için yirmi lira almamı istedi.
-Niyeymiş o?
-Arabanın mazot parasıymış...Araba senin ek ders evrakın için muhasebeye özel gidiyormuş...
-Araba, personel maaşları içinde muhasebeye gidiyor, personelden yirmişer lira alıyor musunuz?
-Ben anlamam Hocam, müdür Bey böyle istiyor..
*

Bir hafta sonra, ceza infaz kurumu müdürü Kemal Bey hakkında soruşturma açıldı. Soruşturmanın sonucu beklenmeden tenzili rütbe yapılarak Kars’a 2.müdür olarak sürgün edildi.Emri altındaki memurları Kars sürgünüyle korkutan Kemal müdürün elindeki sürgün sopası bumerang gibi dönüp dolaşıp kendi kafasına inmişti.
Kemal müdür, Kars’a sürgün gidince emekliliğini istemek zorunda kaldı.Banka promosyon ücretlerini zimmetine geçirme, ödenek harcamalarında usulsüzlük, ihaleye fesat ve daha bir sürü yolsuzluğun hesabını veremeyince emekli olmaktan başka çaresi kalmamıştı.Hakkında yakalama emri çıkınca Kars’tan gizlice kaçmak üzereyken otogarda yakalanıp Kars Kapalı Ceza infaz kurumuna konuldu.
Kemal müdür, Kars, Kars diye diye en sonunda Kars’ı boylamıştı.
*
MEN DAKKA DUKKA (eden bulur)