EV HAYALİ
(Yazıda geçen yer ve insan isimleri kurgudur)
Yaş haddinden emekli olmuştu.Elinden gelse on yıl daha çalışırdı.Emekli ikramiyesini almıştı ama bir ev almasına yetmiyordu.Kırk yıllık çalışma hayatı boyunca hep kirada oturmuş, bir ev sahibi olamamıştı.Genelde emeklilerin oturduğu bir kahvehane vardı.Emekli olduktan sonra buraya takılmaya başlamıştı.Her zaman okey oynayan arkadaşları bugün kendi aralarında fısıltıyla konuşuyorlardı.Pek oralı olmadı.Postaneden emekli olan Rıfkı ;
-Hey! Muharrem efendi, gel, gel, diyerek heyecanla oturdukları masaya çağırdı.
-Merhaba arkadaşlar, ne işler çeviriyorsunuz?
-Merhaba Muharrem, emekli ikramiyen duruyor mu?
-Evet, bankada bir yıllık vadeye yatırdım, noldu?
-Rıfkı’nın bankada çalışan bir yeğeni var, paranı onun bankasına yatırırsan iki misli faiz veriyormuş.Ama bu resmi faiz değil, parayı işletecekler...
Aklından geçirdiği küçük bir hesaplamayla bir yıl sonra ev alabileceğini düşündü.


*
Rıfkı’yı kahvede okey oynarken buldu, heyecanla;
-Rıfkı Bey kardeşim!, Parayı vereli bir buçuk yılı geçti ama senin yeğen ortada gözükmüyor.
-Parayı verirken bana mı sordun deyus! Git başımdan..
-...........!?, Ama sen yeğenim dedin, güvenilir dedin...
-Eeee, sen de çok oldun ha! Parayı kime verdiysen ondan iste..
-............!
İşte o an aldatıldığını anladı.Halbuki ne hayaller kurmuştu.Emekli ikramiyesi bir yılda iki katına çıkacak ve kendine ahir ömründe bir ev alabilecekti.Düşünceli bir halde yürürken Polis memuru Ahmet’le karşılaştı.
-Hayrola Muharrem amca! Karadenizde gemilerin mi battı? Bu ne hal?
-Sorma oğlum, üç beş kuruşum vardı.Rıfkı’nın yeğeni iyi faiz veriyormuş dediler.Bütün ikramiyemi gittim, ona verdim.
-Eeee!
-Ee’si ,aldatıldım, soyuldum, kandırıldım.Daha yengenin haberi yok, öğrenirse kalbi dayanmaz..
-Bu adam bankacı değil mi?, Kaydı kuydu vardır paranın..
-Kaydı yok oğlum, yüksek faiz almak için kayıt yaptırmadım.Bir ben değil kahvedekilerin hepside paralarını elden verdiler..
-Siz yanmışsınız Muharrem amca, paranızı unutun, üstünede bir bardak su için..
-Eyvaaah! Ne yapıcam ben şimdi?Sen yardımcı olamaz mısın?Dava açsam, şikayet etsem olmaz mı?
-Kimi kime şikayet edeceksin? Kayıt kuyut yok, imza yok, hesap adı yok.
-Bunun bir hal yolu yok mu?
-Var, ama sana tuzluya mal olur.
-Nasıl yani?
-Ben hallederim ama paranın yarısını alırım...
Muharrem efendi ikramiyesiyle zaten bir ev alamıyordu, yarısını verirse hiçbir şey alamazdı ama en azından paranın yarısını kurtarmış olurum, düşüncesiyle;
-Tamam, anlaştık.Paramı kurtar, yarısı senin..
-Sen benden haber bekle, dedi Polis Ahmet.
*
-Adınız soyadınızı söyleyin, dedi Sosyal Hizmet Uzmanı.
-Muharrem DANACI, dedi sesi titreyerek...
-Yaşınız kaç?
-Altmışaltı..
-Emekli misiniz?
-Evet, Tariş’ten emekli oldum...
-Nerde yakalandınız?
-Evdeydim, polisler geldi, aldı götürdü.
-Neyle suçlandığını biliyor musun?
-Adam öldürme dedi Savcı Bey ama ben hayatımda tavuk bile kesmedim..
-Tabi tabi sana inanıyorum(!), seni buraya cami köşesinde ezanı beklerken tutup getirmediler ya..Bal gibi ölürmüşsünüz adamları...
-Vallahi ben öldürmedim...
-Tamam, sen öldürmemişsin zaten, sen azmettirici olarak, çete reisi olarak yargılanıyorsun.
-Nasıl yani! Ben mi çete kurmuşum?
-Evet, burada böyle yazıyor.Sen kara para çetesinin reisliğini yapıyormuşsun.Resmi görevli iki polis memurunu da pis işlerin için kullanmışsın...
-Kim? Ben mi? Oğlum, ben evden kahveye gidip gelen kendi halinde bir emekliyim..
-Neyse...Seni hangi koğuşa verelim? Suç ortaklarınla mı kalmak istersin yoksa tek kişilik hücrede mi kalmak istersin?
-Beni o polislerin odasına vermeyin de nereye verirseniz verin.
Sosyal Hizmet Uzmanı kapıda bekleyen İnfaz koruma memuruna dönerek;
-Muharrem Danacı’yı A Tek 55’ e yerleştirin...Muharrem Danacı, seni tek kişilik odaya yerleştiriyoruz.Parasını ödemen şartıyla kantinden televizyon aldırabilirsin.Kantin alışverişi için haftada bir gün dilekçe yazma hakkın var.Kütüphaneden okumak için ödünç kitap isteyebilirsin.Günde üç öğün yemek gelecek.İki kanal radyo dinleme imkanın var.Gündüzleri sadece sana ait olan avluya çıkabilirsin.Kapıya vurma ve infaz koruma memurlarına seslenmek yasak.Acil durum butonuna acil durumlarda basabilirsin.Bütün ihtiyaçların için sabah sayımında dilekçe yazmayı unutma.Anlamadığın bir durum var mı?
-Sağolun, eksik olmayın..
*
İçeri gireli birkaç ayı geçmişti.Birkaç defa mahkemeye götürülmüş ama her seferinde kimlik tespiti için mahkeme ileri bir tarihe ertelenmişti.Son görüşmesinde avukatı mahkemeye gelmesine gerek kalmadığını söylemişti. Büyük ihtimalle tahliye olacaksın diyordu.Son mahkeme için traşını oldu, takım elbisesini giydi.Mahkeme salonunda birkaç hakim ve birkaç tane jandarma askerinden başka kimse yoktu.Eşi hasta olduğundan gelememişti.Hakimin;
-Karar! Sözüyle herkes ayağa kalktı..
-Yaz kızım, Sanık Abdi oğlu 1945 Aydın doğumlu Muharrem Danacı’nın Polis memurları Y.K ile S.Y ile yasadışı kara para, çek-senet çetesi kurdukları, çete marifetiyle karapara akladıkları, para alıp sattıkları, borcunu ödemeyen N.D. isimli bankacıyı Kurbağalıdere’ye götürdükleri, tanık ifadeleri, parmak izi örnekleriyle bilirkişi raporunda tespit edilmiştir.Maktulü ormanlık alanda bir ağaca bağlayarak sorguladıkları, işkence ettikleri, konuşturamayınca kesici ve dilici aletlerle parçalayarak öldürdükleri....
-...........!???
Öldürdükten sonra üzerine benzin döküp yaktıkları, izleri kaybettirmek için cesedi kazdıkları çukura gömdükleri delillerin incelenmesinden, parmak izlerinden, olay yerinden alınan saç ve kılların DNA testinden anlaşılmıştır.Adı geçen polis memurları yapılan sorgulamada, azmettirici Muharrem Danacı’nın emekli ikramiyesini kurtarabilmek için bu işi para karşılığı yaptıkları sözlü ve yazılı ifadelerinden anlaşılmıştır.
TCK’nın 5237 sayılı kanunun 47. maddesi uyarınca Sanık Muharrem Danacı’nın planlayarak, tasarlayarak, kasten ve taammüden adam öldürme ve cesede eziyet etme suçlarından ilk beş yılı hücre cezası olmak üzere ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet cezası ile cezalandırılmasına.......,
-Mübaşir ambulans çağırın,sanık bayıldı...

*
Gözlerini açtığında ceza infaz kurumun revirindeydi.Duruşma sırasında kalbi dayanamamış, bayılmıştı.Hayatı film şeridi gibi gözlerinin önünden geçerken, kalın demir korkuluklarla çevrili pencereden açık sahada top oynayan mahkumları gördü.Kırk yıllık bir memuriyet hayatının karşılığı bumuydu?Sadece bir evi olsun istemişti.
Ertesi gün öğleye doğru odasına bırakılan gazetenin sürmanşetini görünce nefesi kesildi, kalp atışları hızlandı.Elleri titreye titreye okuduğu gazetede kendi resminin altında kocaman puntolu harflerle şunlar yazılıydı;
“İŞTE ACIMASIZ ÇETE REİSİ!”
“VAHŞİ CİNAYET ÇETESİ ÖMÜR BOYU HAPSE ÇARPTIRILDI”