“Nasıl biri, eli yüzü düzgün mü?”

            “Güzel bir kız, ama yinede beğenecek olan sensin..”

            “Tamam, gider bakarım ama kızın, benim kendisine baktığımdan haberi olmayacak.Yani kütüphaneye kitap almaya gelmiş ziyaretçi gibi giderim, bakar dönerim...”

            “Sen bilirsin...İstersen haber vereyim.Kız kendine çeki düzen versin..”

            “Olmaz, sakın haber verme.Onu en doğal haliyle görmek istiyorum..”

                                                            *****

            Otuz bir yaşına gelmişti.Neredeyse on yıldır evlenebilmek için uygun bir eş arıyordu.Şura da bir kız var, tapuda memur, bu okulda bir öğretmen var, hastanede hemşire var, maliyede memur var, çarşıda konfeksiyoncu bir kız var....nerde bir kız varsa bakmış, ama bir türlü evlilik nasip olmamıştı.

            İlçe Kütüphanesinin kapısından girdi.Merdivenleri çıkarken heyecanlanmaya başladı.Sayısız kız isteme veya kız bakma tecrübesi olmasına rağmen yinede heyecanına hakim olamıyordu.Basamakları yavaş yavaş çıkarken kapısı açık bir odada, masasında oturan bir bayanın delici bakışlarıyla göz göze geldi.Odanın yan tarafındaki tabelada “Müdire İffet .......” yazıyordu.

            Salonda bulunan kitap raflarına doğru yöneldi.Kitap bakıyormuş görüntüsü vermeye çalışırken Müdire Hanımın yanı başına geldiğini hissetti.

            “Merhaba, yardımcı olabilir miyim, nasıl bir kitap arıyorsunuz?”

            Müdire Hanımla birden bire karşılaşmanın verdiği heyecanla eli ayağı dolaştı, ne yapacağını bilemedi.Vücudundan soğuk terler boşanmaya başladı, kekeleyerek;

            “Mer..merhaba...Ki, kitaplara bakıyordum, özellikle aradığım bir kitap yok.Öylesine dolanıyordum...”

            “Öğretmensiniz galiba..”

            “Evet, Bağyurdu köyünde görev yapıyorum..”

            “Bende öğretmen olacaktım ama Kütüphanecilik bölümünü kazanınca olmadı..”

            “Siz burada memur musunuz?”

            “Kütüphane Müdiresiyim..”

            “Çok memnun oldum Müdire Hanım, ben müsadenizi istesem..”

            “Buraya bana bakmaya gelmediniz mi?”

            “.......!?”

            “Murat Bey aradı, siz gelmeden önce...Bağyurdu köyünün öğretmeni seni görmeye gelecek, haberin olsun dedi...”

            “.......!?”

            “Buyrun oturun konuşalım.Zaten öğle arası kimse gelmez....”

            “Çok açık sözlüsünüz, ben bu kadarını beklemiyordum..”

            “Yaşım otuza geldi, sizin gibi bir çok talibimle görüşme yaptım.Bütün erkekler utangaç, mahçup, mahsun, ürkek bir bayan arıyorlar.İstiyorlar ki kendileri konuşsun, zavallı bayan ürkek bir kuş gibi dinlesin...”

            “Biraz önyargılı değil misin?”

            “Ama sende Murat Bey bana haber vermese, kitap bakmaya gelen bir okur gibi beni tepeden tırnağa inceleyip, ölçüp tartacaktın ve bundan benim haberim olmayacaktı...En nefret ettiğim şey bana böyle davranılmasıdır.Medeni cesaretiyle benimle görüşemeyen erkeğe ben erkek demem..”

            “Çok açık sözlüsünüz, benim tavrım hoşunuza gitmediyse ne diye benimle görüşmeye devam ediyorsunuz?”

            “Yaşım otuzu geçmek üzere, medeni cesareti olan erkeği boş verdim, senin gibi korkağın biri olsa da olur. İyi kötü bir yuva kurmak istiyorum.Fırsatları değerlendirmem gerek...”

            “...........!?”

                                                *****